Göğüs Hastalıkları ve Alerji
Sık Sorulan Sorular
Göğüs Hastalıkları ve Alerji ile ilgili sık sorulan soruların yanıtlarını aşağıda bulabilirsiniz.

Akut bronşit hastalığının tedavisi nedir?
Akut bronşitin etkeni genellikle virüstür ve bu durumda antibiyotik tedavisinin yararı yoktur. Ama virüs enfeksiyonuna bakteri enfeksiyonu eklenirse antibiyotik kullanmak gerekir. Bu nedenle virüslerin etken olduğu düşünülse bile. akut bronşitli hastalara olası bakteri enfeksiyonuna karşı antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır. Ayrıca bronş salgılarının akışkanlığını artıran balgam yumuşatıcı (mukolitik) ilaçlar verilerek balgamın atılması sağlanmalıdır. Ateş yükseldiğinde yaygın biçimde kullanılan diğer ateş düşürücülere başvurulur.
Öksürük, aşırı miktarda artan bronş salgısının temizlenmesi için gerekli bir savunma mekanizması oluşturur. Öksürük ilaçları ancak çok gerektiğinde kullanılmalıdır.

Alerjik Rinit (Saman Nezlesi) Nedir?
Alerjik rinit, burun mukozasında alerjik nedenli bir iltihaplanmadır ve genetik geçişli alerjik hastalıkların en sık görülenlerinden biridir. Alerjenlerin solunum yoluna yapışarak iltihabi reaksiyonları başlatması sonucu oluşur. Alerjik rinit çoğunlukla alerjik yatkınlığı olan kişilerde görülür. Hastalık, küçük yaşlarda oluşabileceği gibi, ileri yaşlarda da görülebilir. Özellikle hastanın rahatını ve yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyen bir hastalıktır.

Alerjik rinit tanısı nasıl konur?
Alerjik rinitin tanısında detaylı hastalık öyküsü en önemli etkendir. Sonrasında, ilgili organlarda enfeksiyon ya da yapısal bozukluk olup olmadığını anlamak için yapılan fiziksel muayene, sorunun düzeyi ve türü hakkında fikir verir. Bazı durumlarda, burun içinde görülen soluk renk, saydam salgı artışı, ödem, hastanın şikâyetlerini dinlemeden bile teşhis koymayı sağlar. Boğazda ise geniz akıntısı ve farenjit görülebilir.
Alerjik rinit tanısı için en sık uygulanan test deri testidir fakat hastanın, deri testinde çalışılmayan bir alerjene alerjisi varsa, bu test çok fazla yaralı olmayacak, sonuç negatif çıkacaktır. Ayrıca bazı alerjenler, ciltte tepki yaratmalar bile solunum yollarında tepkiye neden olur. Bu testlerin dışında, kanda spesifik IgE ye bakılarak, alerjenin ne olduğuna dair teşhis konulabilir.

Astım hakkında bilmemiz ve yapmamız gerekenler nelerdir?
Astımı olanlar sigara dumanından, rutubetli yerlerden, soğuk havadan korunmalıdır.
Alerjiye neden olan faktörler tespit edilmeli ve bunlardan uzak durulmalıdır.
Astım müzmin bir hastalıktır ve psikolojik problemlere yol açabilir.
Akciğerlerin görevleri yapılan tedavi sonucunda normale dönebilir.
Şikayetlerin nadir görülmesi hastalığın iyileştiği anlamına gelmez.
Astım büyüdükçe geçebilir fakat daha da kötü olabilir.
İlaçların düzenli bir şekilde alınması gereklidir.
Grip, astımlı kişilerde nefes almada probleme yol açabilir. Bu yüzden grip aşısı olmakta fayda vardır.
Hamamböcekleri de astıma neden olur. Bunun için evde gerekn tedbirlerin alınması gerekir.
Astınlı kişilerin yatak odasında halı bulundurmamalıdır. Bu böcekler halıda barınırlar. Nemli ortamı severler.

Astım tedavisinde nelere dikkat edilmeli?
Alerjik Astım tedavisinde astımı tetikleyen faktörlere karşı önlem almak ve özellikle nefes yoluyla alınan ilaçları düzenli kullanmak önemlidir.

Gebelik döneminde astım önemli mi?
Gebelik sırasında en sık karşılaşılan solunum sistemi hastalığıdır. Astımın kontrol altında tutulması anne ve bebeğin sağlığı için çok önemlidir. Gebelik sırasında kullanılabilen astım ilaçları mevcuttur.

Kronik bronşit nasıl ortaya çıkar?
Kronik bronşit aniden ortaya çıkmaz. Soğuk algınlığı tedavisi sonrası, hasta öksürmeye devam eder ve birkaç hafta boyunca büyük miktarlarda balgam çıkarmayı sürdürür. Kronik bronşit hastalarının büyük bir çoğunluğu sigara kullanıcıları olduğundan, bu öksürükler sigara öksürüğü olarak algına bilir. Zaman ilerledikçe, öksürük ve balgam çıkarma her soğuk algınlığından sonra daha da artar ve kısa sürede bu belirtiler yıl boyunca görülür hale gelir.

Pnömotoraks tedavisinde hangi yöntemler kullanılır?
Akciğerdeki sönme derecesine göre, göğüs kafesi içinde az hava biriken olgularda sadece gözlem ve oksijen tedavisi yeterli olabilir. Biriken hava daha fazla ise iğne ya da bir kateter aracılığıyla boşaltılması gerekir. Hava miktarının çok daha fazla olduğu durumlarda ise akciğer ile göğüs kafesi arasına yerleştirilen göğüs tüpleri ile hava boşaltılarak akciğerlerin yeniden göğüs kafesine doğru şişerek eski haline gelmesi sağlanır. İlk kez pnömotoraks gelişen olgularda genellikle yukarıda belirtilen tedavi seçenekleri uygulanır. Fakat pnömotoraks, akciğer yapısındaki değişiklikler ve mevcut baloncuklar nedeniyle % 20-35 oranında tekrarlayabilir. Pnömotoraks tekrarladığında ise üçüncü kez olma olasılığı % 50-65’ a çıkar.
Pnömotoraks, aynı akciğer veya karşı akciğerde tekrarlarsa, eş zamanlı her iki akciğerde birden gelişirse, biriken hava ciddi basınç oluşturur ve kalbe bası yaparsa, diğer akciğer önceden alınmışsa, pnömotoraks sonrası göğüs içerisinde enfeksiyon-kanama oluşmuşsa, pilot, hostes, profesyonel dalgıç gibi bronş içi basınç değişikliğine sürekli maruz kalabilecek kişilerde gelişmişse, göğüs tüpü takıldıktan sonra akciğerler yeniden şişemiyor ve akciğerdeki hava kaçağı devam ediyorsa ameliyat uygulanır.

Pnömotoraksın belirti ve bulguları nelerdir ?
Altta yatan hiçbir hastalığı olmayan sağlıklı bireylerde meydana gelen pnömotoraks istirahat halinde yada egzersiz sırasında ortaya çıkabilir. Bu hastaların solunum kapasileri normal olduğundan genellikle çok ciddi belirtiler ortaya çıkmaz ve hasta bu nedenle bazen hekime başvurmakta gecikebilir. Ancak bunun tersine olarak altta yatan akciğer hastalığı nedeniyle solunum kapasiteleri zaten sınırlı olan hastalarda ortaya çıkan pnömotoraks ise daha gürültülü bir klinik tabloya neden olur ve çoğu kez hastayı hemen acil servise başvurmaya zorlar.
Pnömotoraksın ana belirtileri ani başlayan göğüs ağrısı ve nefes darlığıdır. Bu belirtilerin şiddeti hastadan hastaya değişebilir. Önceden KOAH, astım gibi obstrüktif havayolu hastalığı olanlarda zaten varolan nefes darlığı pnömotoraks sonrası şiddetlenebilir ve hastada siyanoz, solunum yetersizliği gibi ciddi, hayatı tehtid eden klinik tablolar ortaya çıkabilir.