KADIN DOĞUM
Gebelik Hakkında Bilinmesi Gerekenler
CENTRAL'DA HAMİLELİK SÜRECİNİZ HER AN TAKİP ALTINDA
KİLO ARTIŞI
İlk üç aydaki normal kilo artışınız yalnızca 1 kilodur. Gebeliğiniz boyunca 11-14 kilo kazanabilmenize rağmen, bunların sadece çok küçük bir oranını ilk üç ayda alırsınız. Önemli olan alınan kilonun miktarından ziyade, bebeğin gelişimi, anne adayının tansiyonunun normal sınırlarda seyretmesi ve idrarda albumin çıkışı olmamasıdır. Gebelikte alınan kilo bireysel özelliklere göre önemli değişiklikler gösterebilir. Alacağınız kilo ön planda gebelik öncesi ağırlığınız ile, daha sonra bebeğinizin erişeceği ağırlık, plasentanın erişeceği boyutlar, ırsi özellikler ve en son olarak gebelik esnasındaki beslenme alışkanlıklarınızla yakından ilgilidir.
Kilonuzu ölçerken dikkat etmeniz gereken noktalar
- Eğer gebelik dönemi boyunca kilo alışınızı kontrol edecekseniz, ki aslında düzenli olarak kontrollere gidiyorsanız buna gerek yok, bir tartı edinin.
- Kilonuzu haftada bir, sabah kalktıktan hemen sonra üzerinizde sabah kıyafetleriniz varken ölçüp kaydedin.
- Ölçümleri hep sabahları ve hafif kıyafetlerle yapın. Eğer kilonuzu yemekler sonrasında ve/veya akşam saatlerinde ölçerseniz oldukça yanıltıcı sonuçlar alırsınız.
- Sürekli olarak aynı tartıyı kullanın ve tartılmadan önce ibrenin sıfırda olmasına dikkat edin.
- Gebelik öncesi dönemdeki kilonuz ve boyunuz arasındaki ilişki sizin normal kiloda mı yoksa aşırı kilolu ya da düşük kilolu mu olduğunuz konusunda genel bir fikir verir. Bunu anlamak için aşağıdaki formülü kullanabilirsiniz: Vücut Kitle İndeksi=Gebelik öncesi ağırlık / boy²
YORGUNLUK
Gebeliğin başlangıcında kadınlar normalden daha fazla yorgundur. Gebeliğin ilk haftalarında, vücut bebeğe besin taşıyabilmek için daha fazla kan üretmektedir. Ertmış kanın pompalanması için de kalbiniz daha fazla çalışmaktave nabzınız dakikada 10-15 daha fazla artmaktadır. Bu durum size yorgunluk hissi vereceği gibi farklı duygu ve düşüncelere de sebep olacaktır. Gebeliğinizin bu dönemleri biraz daha duygusal sıkıntılar oluşacaktır. Bebeğinizin sağlıklı olup olmayacağı, biraz daha duygusal sıkıntılar oluşacaktır. Bebeğinizin sağlıklı olup olmayacağı, nasıl anne baba olacağınız gibi endişelerle karmaşık duygular içine düşebilirsiniz.
Ne Yapabilirim?
Dinlenmek: İhtiyacınız kadar dinlenmelisiniz. İyi ve dengeli beslenme ile sigara, alkol gibi zararlı alışkanlıklarınızdan kurtulmalısınız.
Gün içi arasıra şekerlemeler yapın. Bacaklarınızı dinlendirmek için yukarı kaldırarak enerjinizi tazeleyin.
Gün içi değilse akşam yemeği öncesi veya hemen iş sonrası yapabilirsiniz. Eşiniz ve çocuklarınız size yardımcı olmalıdır.
Egzersiz Yapmak: Enerjinizi arttırmanın en iyi şekli egzersiz yapmaktır. Hergün yapacağınız 30 dakikalık yürüyüş kendinizi enerji dolu hissetmenizi sağlayacaktır.
Doğru Beslenmek: Gebeliğin başlangıcında yorgunluk doğaldır ama yeterli demir ve protein takviyesi almıyorsanız yorgunluğunuz şiddetlenebilir.
BULANTI-KUSMA
Plasenta ve fetusta salgılanan hormon değişiklikleri gebeliğin ilk dönemlerinde bulantı ve kusmaya sebebiyet vermektedir. Aynı zamanda mide ve bağırsak sistemindeki değişimlerde bulantı ve kusmaya az da olsa etki etmektedir. Mide, gebelik hormonlarının etkisi ile daha yavaş boşalmaktadır. Bulantı ve kusmayı arttıran bir başka sebep ise duygusal stres ve yorgunluktur.
Günün herhangi bir vaktinde gerçekleşebilecek bulantı ve kusma durumunda ‘Gündüz Hastalığı’ denilmiştir. Bunlar, gebelerin %70’inde görülen belirtilerdir fakat ilk ve ikiz gebeliklerde bulantı daha şiddetli olabilir. 4-8 haftalıkken başlar, 14-16 haftalıkken azalma gösterir. Ama bazı gebelerde bulantı ve kusma hali 3. aydan sonra başlayabilir. Bazı kadınlarda ise tüm gebelikleri süresince devam edebilir.
Ne Yapabilirim ?
Yemek Yeme Alışkanlıklarınızı Değiştirin: Bulantıyı azaltmak için gününüzü sık ve küçük öğünlerle geçirin. Yemek arasında sıvıyı azaltmak da iyileşmenize yardımcı olacaktır. Mideyi tamamen aç bırakmak gibi tamamen doldurmak da mide bulantısı ve kusmaya sebeptir.
Hoş Olmayan Koku ve Yiyeceklerden Kaçının : Gebe kadınların çoğu bazı koku ve yiyecekleri hoş bulmayabilirler. Bu durumda o koku ve yiyeceklerden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
Bulantınızı antiasid ilaç kullanımı hafifletebilir fakat doktorunuza danışmadan ilaç almamalısınız.
BESLENME
Hamilelerin bir gün içersinde tükettikleri besinler ve miktarları ihtiyaçları karşılamak bakımından önemlidir. Ancak öğün düzenini de oluşturmak bir o kadar önem taşır. Ana öğünlerle birlikte ara öğünleri de unutmamak gerekir. Öğünler atlanmamalı veya geçiştirilmemelidir.
-Kahvaltılar önemli… Geçiştirmek yerine biraz daha vakit ayırıp kahvaltıyı düzenli yapmak gerekir. Vaktiniz varsa süt , peynir ( çok yağlı olmayanlarından ) , mevsimine uygun söğüş sebze ( yazın domates , salatalık , biber; kışın maydanoz , marul , roka gibi yeşillikler ) ve ekmekten oluşan bir menü veya daha da kolayı bunlardan oluşmuş bir sandwich tüketilebilir. Sabah süt içilemiyorsa gün içersinde başka bir yerde telafi edilmelidir. Çay besinlerdeki demirin emilimini engellediğinden tercih edilmemelidir. Ancak kuşburnu gibi C vitamin içeriği yüksek bitki çayı içilebilir. Diğer bitki çayları özellikle adaçayı riskli olabileceğinden tercih edilmemelidir. Bebek düşüklerine neden olabilirler.
-Öğle ve akşam yemeklerine çorba gibi hafif yiyeceklerle başlamak hamile annenin mide sağlığı için uygundur. Sebzeler hem vitamin ve mineral deposu hem de kalorilerinin düşük olması sebebiyle rahatlıkla tüketilebilir. Kullanılan yağın çok olmamasına dikkat edilmelidir.
-Et miktarı her gün kişiye göre değişmekle birlikte ortalama 150 gr. et yeterlidir. Tavuk , balık veya kırmızı et olarak dünüşümlü tüketilmelidir.
*Kırmızı et iyi bir demir ve vitamin B 12 kaynağıdır. Kansızlığı önlemeye yardımcıdır. Bu nedenle hamile annelerin düzenli alması gerekir. Etin tam pişmesi mikrop ölmesi bakımından önemlidir. Alevde pişen etler de kanser riski taşıyabilir. Bu nedenle iyi pişmiş etler tercih edilmelidir.* Tavuk etinin kalorisi ve kolesterol değeri kırmızı ete göre daha düşüktür. Bu nedenle haftada 2-3 kez tüketilebilir. Yağlı derinin kalorisi yüksek olduğundan mümkün olduğu kadar uzak durulmalıdır .
*Balık eti mevsiminde tüketildiğinde zengin içeriği nedeniyle hamile anne ve bebeği için besleyicidir. Selenyum , fosfor , omega-3 ve omega-6 bakımından zengindir. Bebeğin beyin gelişimini destekler. Beslenme ile beyin gelişimi çok içiçedir. Bu nedenle daha sağlıklı olması için fırın , ızgara ve buğulama yöntemleri tercih edilmelidir
-Yağlı hamur işleri , kekler , tatlılar mümkün olduğu kadar beslenmede yer almamalıdır. Gereğinden fazla kalori ve yağ alımına neden olurlar . kilo alımını kolaylaştırırlar.
-Tuz mümkün olduğu kadar sınırlandırılmalıdır. Günde maksimum 2 gr. tuz alınmalıdır . Tansiyon problemi yaşamayan hamileler bile sınırlı kullanmalıdır . ödemlerin artmasına neden olurlar. Gebelik dönemi içersinde hipertansiyon riskini arttırırlar.
-Şekere vücudun hiç ihtiyacı yoktur. Sadece çok sevdiğimiz için tüketiriz ancak vücutta insülinin gereğinden fazla salgılanmasına neden olurlar. Diabet ( şeker hastalığı ) riskini arttırırlar.
-Hazır gıdalara çok dikkat edilmelidir. Ambalajlı gıdalardan mümkün olduğu kadar uzak durulmalıdır . katkı maddesinin ne olduğu bilinmeyen gıdalar tüketilmemelidir. Tatlandırıcılar hamile anne için riskli olabilir. Riskli olduğu için alınmamalıdır.
-Midede hassasiyet olabileceği için baharatlar seçilerek tüketilmelidir. Acı baharatlar yenmemelidir.
-Kafeinli içecekler uyarıcıdır. Bebeğe geçebilir. Bu nedenle çay , kahve , kolalı içecekler gibi kafeini yüksek içecekler tüketilmemelidir.
-Hamile annenin vitamin mineral ihtiyacı yüksektir. Bu nedenle hazırlanan yiyeceklerde vitamini kaybetmemek için doğru pişirme şekilleri kullanılmalıdır. Kızartma , yüksek ısıda pişirme , kavurma gibi yöntemler kanser riskini arttırdığı gibi besinlerin bütün vitaminlerini kaybetmesine neden olur .
Aslında hepimizin her zaman uygulaması gerekenleri, hamile anneler doğacak bebekleri için yapmalıdırlar…
AŞERME
Gebeliğinizle birlikte ortaya çıkan hormon değişimi sonucu iştihanızda değişimler olacaktır. Özellikle belirli yiyeceklere karşı çok fazla istek duyabilirsiniz. İkinci dönemde de aşerme durumunuz devam edebilir. Bazı yiyecekleri çok sever bazılarından nefret edebilirsiniz. Önemli olan yediklerinizin sağlıklı olup olmadığıdır. Bazı kadınlar gebelik esnasında yiyecek olmayan maddelere aşerebilmektedir. Bunların kimleri zararlı olabilmektedir. Örneğin: kil, çamaşır kolası, kabartma tozu, buz gibi...
Bu olağandışı aşermeye ‘pika’ adı verilir. Sebebi belli olmamakla birlikte, bu durum demir eksikliğinin belirtisi olabilmektedir. Aşerme döneminde zararlı maddelerin tüketimi sindirim sisteminde sorunlara yol açabilmektedir. Eğer yiyecek olmayan bir maddeyi aşeriyorsanız mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.
BEBEK HAREKETLERİNİN HİSSEDİLMESİ
20. haftadan itibaren bebeğinizin hareketlerini hissedebilirsiniz. Başlarda biraz düzensiz olmakla birlikte, hareketleri yavaş yavaş bir düzene kavuşacaktır.
Bebeğinizin en aktif olduğu dönem 27. ve 32. haftalardır. Bu durum gebeliğinizi ve bebeğinizin varlığını ve gerçekiğini size iyice hissetttirecektir. Bulantı ve kusma gibi belirtilerle hissettiğiniz bebeğinizi artık kendi hareketleriyle hissediyor olmanız size çok hoş duygular yaşatacaktır.
DOĞUMA HAZIRLIK EGZERSİZLERİ
Doğuma psikolojik açıdan olduğu gibi fiziksel açıdan da hazırlanılmalıdır. Gebelikte egzersizlere 5. ya da 6. ayda başlanmalıdır. Ancak doktorunuz uygun görürse 4. ayda da bu egzersizlere başlayabilirsiniz. Egzersizler her gün yapılmalı, yavaştan başlanılarak, günde en az 20 dakikaya çıkacak şekilde artırılmalıdır.
Enerjinizi arttırmanın en iyi şekli egzersiz yapmaktır. Her gün yapacağınız 30 dakikalık yürüyüş kendinizi enerji dolu hissetmenizi sağlayacaktır.
1- Gebelikte egzersiz doğumu kısaltıp kolaylaştırdığı gibi, bebeğin sağlığı için de yararlıdır.
2- Doğum sancılarını küçümsenmeyecek biçimde azaltır.
3- Egzersizerin hem fiziksel hem de psikolojik olarak anneye faydası vardır. Yorgunluk, varis ve ekstremitelerde şişme dahil olmak üzere gebelik sürecine ait ortak şikayetler, egzersiz yapan kadınlarda daha az görülür.
4- Aktif kadınlarda daha az uykusuzluk, stres, anksiyete ve depresyon görülmektedir.
5- Gebelik boyunca egzersiz yapan kadınların doğum sürelerinin kısaldığı ve doğum komplikasyonlarının azaldığına dair kanıtlar vardır.
6- Hamilelik rutinlerinde egzersiz yapan kadınların doğum sonrasında da egzersizlere devam etme olasılığı daha yüksektir.
7- Egzersiz gebelik şekeri olan kadınlarda glisemik kontrolü sağlamada yardımcı olur ve gebelik şekerinin oluşumunu primer olarak önlemede rol oynayabilir.
8- Egzersizin koroner kalp hastalığı, osteoporoz, hipertansiyon, kolon kanseri, göğüs kanseri riskini önleme ve yağlanmayı azaltmada koruyucu bir etkisi olduğu görülmektedir.
9- Gebelik şekeri riskini %27oranında azaltır. Gebelikte kan şekerinin yüksek olması, doğum sonrasındaki 10 yıl içerisinde Tip 2 Diyabet hastası olunması riskini beraberinde getirir veya erken doğum ya da iri bebek ihtimalini yükseltir. Egzersizle, insülin veya diğer ilaçların kullanımı önlenebilir veya geciktirilebilir.
10- Gebe kadınların yaklaşık üçte ikisi sırt ağrısı yaşar; ancak su egzersizi, yoga ve pelvis egzersizleri rahatlatıcı olabilir. Gebeliğin ikinci yarısında egzersiz yapılması, özellikle bu ağrıların giderilmesi konusunda faydalı gibi görünmektedir.
11- Düzenli egzersiz yapıldığında; doğumda forseps kullanımı ihtiyacı % 75 daha azalır, kesi olasılığı %55 daha azdır ve 4 kat daha az oranda sezaryen olma ihtimali vardır.
12- Sağlığa olduğu kadar güzelliğe de hizmet eder:
- Kan dolaşımını düzenleyerek cildin beslenmesini sağlar,
- Duruşu düzeltir,
- Vücudunuzu tanımanızı öğretir
- Ve dolayısıyla korkuyu kaldırarak, insanın kendine güvenini sağlar.
Egzersizlerin yapılmaması gereken durumlar
- Önemli kalp hastalıkları
- Akciğer hastalıkları
- Rahim ağzı yetmezliği/rahim ağzında dikiş olan gebeler
- Erken doğum riski olan çoğul gebelikler
- İkinci ve üçüncü trimestır kanamaları
- Plesenta previalı gebelerde 26 haftadan sonra
- Erken membran rüptürü
Bütün gebelerin yapabileceği egzersizler
- Isınma Egzersizleri
- Kegel Egzersizleri
- Pelvisi Hareket Ettiren Egzersizler
- Germe Egzersizleri
- Sırt Egzersizleri
- Sırt, Göğüs ve Boyun Egzersizleri
- Karın Kas Gücünü Arttırıcı Egzersiz
- Bacak ve Ayak Egzersizleri
- Yürüyüş, yüzme, pilates gibi hafif egzersizler
- Central Hospital Hamile Pilatesi
Egzersizin sonlandırılması gereken durumlar
- Vajinal kanama
- Nefes darlığı
- Baş dönmesi
- Çarpıntı
- Baygınlık hissi
- Göğüs ağrısı
- Bel ağrısı
- Bebek hareketlerinin azalması
- Amniyotik sıvı gelmesi
AĞRISIZ NORMAL DOĞUM
Doğum ağrısı, kendine has özellikleri olan çok yönlü bir ağrıdır ve genellikle çok şiddetlidir. Pek çok kadın için yaşadıkları en şiddetli ağrıdır. Doğum sancısı annenin gereksiz yere acı çekmesine , fizyolojik stres oluşturmasına ve annenin yorgun düşmesine neden olur.
Epidural "ağrısız doğum", ‘’prenses doğum’’ adıyla bilinen yöntem; doğum eyleminde veya sezaryan operasyonunda ağrı hissini ortadan kaldırmak için kullanılan özel bir bölgesel anestezi yöntemi haline gelmiştir. Genel anesteziden farkı anne adayının işlem esnasında uyanık olması ve etrafında olup bitenleri tümüyle algılamasıdır. Normal doğum için en çok tercih edilen, en etkili, en güvenli ve en sık kullanılan yöntem Epidural "ağrısız doğum" tekniğidir.
Ağrısız Doğum Nasıl Yapılır?
- Epidural anestezi çok ince bir kateter yardımıyla belden epidural saha adı verilen bölgeye girilmesi ve buraya lokal anestezik maddeler verilmesi şeklinde uygulanır. Anne adayı baskıyı, dokunmayı hisseder, hatta kalkıp yürüyebilir ama ağrıyı hissetmez. Hasta güvenliği için ameliyathane ortamında uygulanır. Önceklikle anestezi doktoru anne adayına yapacağı işlemi kısaca anlatır, varsa sorularını cevaplandırır.
- Anestezi doktoru anne adayı yan yatar veya oturur pozisyondayken muayene neticesinde uygulanacak bölgeyi belirler. Belde iğnenin girileceği bölge antiseptik ("mikrop öldürücü") maddeyle silinir ve steril örtüyle örtülür. Cilt ve cilt altı çok ince bir iğne ile uyuşturulur. Bu epidural iğnesinin girilmesi esnasında oluşacak ağrı hissini azaltmayı hedefler. Epidural sahaya ucu künt bir iğne yardımıyla kateter yerleştirilir ve ilaç verilir. Özellikle bu aşamada annenin birkaç dakika kıpırdamadan durması çok önemlidir. Kateter yumuşak bir maddeden yapılmış, incecik bir sondacıktır. Kateterin dışarıda kalan kısmı alerji yapmayan özel flasterle , hastanın sırtı boyunca sabitlenerek kayması engellenir. Buradan ihtiyaç duyuldukça önceden programlanmış otomatik pompalarla sürekli belirli doz ilaç verilebilir. Bazı durumlarda anestezi doktoru bu ilaçları belli aralıklarla kendisi vermeyi tercih edebilir.
- Normal doğumda, kateter yerleştirilip ilaç verildikten yaklaşık 15 dakika sonra anne adayı kasılmaları hissetmesine rağmen ağrı duymamaya başlar. Doğum uzadığında veya ilacın etkisi azalıp hasta ağrı duymaya başladığında ise ek dozlar verilebilir. Sırta yerleştirilen bu katater hastanın istemine bağlı olarak ya doğumdan hemen sonra veya 24 – 48 saat içinde çekilir.
- Anestezi amaçlı epidural kateter takılması işlemi hastalar açısından son derecede kolay acısız ve rahat bir uygulamadır.
Ağrısız Doğumun Avantajları Nelerdir?
- Epidural anestezi ağrısız normal doğum için mükemmel bir yöntemdir.
- Etkin bir biçimde doğum ağrılarının giderilmesini sağlar, uygun dozda ve zamanda uygulandığında doğumu hızlandırır.
- Uygulamadan sonra yürüyebilirsiniz.
- Epidural analjezi sizi sersemletmez, hasta hissettirmez, ayrıca bağırsak hareketlerini durdurmaz, gaz çıkarımını engellemez.
- Psikolojik rahatlama, kas spazmını çözmesiyle normal doğum şansınızı artırır.
- Doğum sonrası yorgun, bitkin olmadığınız için bebeğinizi çok daha çabuk kucağınıza alır, hemen besleyebilirsiniz.
- Tecrübeli uzmanların yaptığı epidural sonrası baş ağrısı çok nadirdir (% 1 civarı).
- Doğum kesisi (epizyotomi) açılan durumlarda epizyotominin açılması ve tamiri esnasında duyulan ağrıyı gidermede oldukça etkilidir.
- Sezeryan gerektiğinde takılan kataterden verilen ilaç dozu artırılarak genel anestezi verilmeden uyanık bir şekilde sezeryan yapılabilir.
- Normal doğumda altın standart: Epidural Analjezidir.
Ağrısız Doğum Kimlere Uygulanır?
Bu anestezi şeklinin uygulanmasının sakıncalı olduğu durumlar çok azdır ve çoğu durumda başarıyla uygulanabilir.
- Bu anestezi şekli aktif kanaması , sıvı kaybı , aşırı kanama ya da diğer nedenlere bağlı tansiyonu düşük olan, kullanılacak anestezi maddelerine allerjisi olan, iğnenin batırılacağı bölgede enfeksiyonu , yanığı , nörolojik hastalık şüphesi olan,Kafa içi basıncı artmış olan (Beyintümörü, kanaması vb) hastalıklarda, Pıhtılaşmayı önleyici tedavi alanlarda,Trombosit sayısı 100.000 altında olan anne adaylarında Akli dengesi bozuk olan veya uygulamayı reddeden anne adaylarında uygulanmaz.
Ağrısız Doğum Ne Zaman Uygulanır?
Rahim kasılmaları düzenli hale geldikten sonra rahim ağzı yaklaşık % 60-70 incelip, açıklığı 4 cm’e ulaşınca yani sancılar anneyi ciddi olarak rahatsız etmeğe başlayınca uygulanır. Daha önce uygulanması, kasılmaları etkileyip doğumu geciktirir. Geç kalındığında ise hem anne gereksiz ağrı çekmiş olur hem de ağrılar daha sık geleceğinden anne adayı işlem süresince hareketsiz kalamaz ve epidural uygulanması zorlaşabilir.
Ağrısız Doğum Amacıyla Anneye Verilen İlaçların Bebeğe Zararı Dokunur mu?
Bu ilaçlar özel bir bölgeye uygun dozda verildiğinde bebeğe zararı olmaz.
Kullanılan ilaçlar kana çok az geçtiklerinden ve geçseler de plasentadan geçip bebeğe ulaştıklarında kısa sürede parçalandıklarından bebek üzerinde olumsuz bir etki beklenmez. Anne düzgün nefes alıp vermeye başladığı zaman bebeğe giden oksijen miktarı da artar. Bebek doğduğunda daha canlı ve hareketli olur. Yine de epidural uygulandıktan sonra en az 30 dakika boyunca bebek dikkatlice izlenir.
Ağrısız Doğum Yaptırılan Annelerin ‘Sakat Kalabileceği’ İddiası Doğru mudur?
Ağrısız doğumda kullanılan kateterler omuriliği örten zarların dışına yerleştirilir. Yani annenin belinden ‘su’ alınmaz. Tekniğine uygun olarak yapıldığında ağrısız doğumun anneye hiçbir zararı yoktur. Aksine anne ağrı hissetmediği için doğum sırasında hırpalanmaz, yorgun düşmez. Bebek doğarken uterus kasılmalarıyla birlikte nefesini tutup ıkınarak bizzat kendiside doğuma yardımcı olur. Doğumdan sonra da en kısa zamanda bebeğine bakacak hale gelir.
Epidural analjezi bel fıtığı olanlar ve gebelik sırasında bel ağrıları çeken hastalara uygulanır mı? Ağrısız doğum bel ağrısına neden olur mu?
Epidural anestezi yapılsa da yapılmasa da doğum sonrası her 3 kadından birinde bel ağrıları olur; bu durumun hamileliğe bağlı vücudun ağırlık merkezinin zamanla öne kaymasıyla bel kaslarının bunu karşılamasının, doğum sonrası aniden değişmesine bağlı olduğu düşünülmektedir.
Çoğunlukla bel bölgesinde bir problem yoksa epidural anestezi ağrı yapmaz . Epidural anesteziyle bel fıtığı ameliyatları bile yapılmaktadır. Bel fıtığı olanlara ve bel ağrısı çekenlere de uygulanabilir, sakıncası yoktur. Doğumdan sonra bel ağrıları devam edebilir, bunun nedeni epidural anestezi değildir.
Epidural anestezi hem vajinal hem de sezaryen ile doğumların son derece konforlu geçmesini sağlayan ve modern tıpta yeri olan bir yaklaşımdır. Her anne adayı bu uygulamadan yararlanması için teşvik edilmelidir.
DOĞUM ÇANTASI HAZIRLAMA
Doğum çantası, hamileliğin 32.ve 34. Haftaları arasında hazırlanabilir.
Anne Çantasında Neler Olmalıdır?
Gecelik veya Pijama Takımı
Sabahlık veya Hırka
Çorap
Terlik
İç Çamaşırı
Lohusa Sütyeni
Göğüs Pedi
Hijyenik Ped
Kişisel Malzemeler
Sabun
Şampuan
Diş Fırçası
Diş Macunu
Tarak
Toka vb.
Bebeğin Çantasında Neler Olmalıdır?
Yeni Doğan Tulumu
Bady
Pantolon
Şapka
Eldiven
Çorap
Battaniye
Yeni Doğan Bebek Bezi
Islak Mendil
Taburcu Olurken Neler Gerekir?
Anne için uygun kıyafet
Bebek için Portbag veya Ana Kucağı
DOĞUM KAYGILARI VE EĞİTİM
Anne bedeni bir doğa mucizesi için değişime uğrarken diğer taraftan anne adayları bilinmeyene doğru gitmenin kaygılarını taşıyor. Bu kaygıların üstesinden gelmek ise ancak bir “bilinçlendirme” ile mümkün olabilir.Hamilelerin gebelik ve doğum dönemi süresince uygun psikolojik hazırlıklarının çok kıymetli bir sakinleştirici olduğunu biliyoruz. Motive olmuş ve doğumla ilgili gerekli eğitimi almış, bilgilendirilmiş gebelerin diğer gebelerden 3’te 1 oranında daha az ağrı kesiciye ihtiyaç duyduğu bilinen bir diğer gerçek…
Gebelik sürecinde annelerin ve babaların, konusunda uzman sağlık çalışanları tarafından bilinçlendirilmesi ve kafasında oluşan soru işaretlerini doğru kişilere sorarak sağlıklı bilgi alması oldukça önemli. Günümüzde internet üzerinden bilgiye erişim artık çok kolay, ancak doğru yorumlanmış bilgiye ulaşmak ise pek mümkün değil. İnsan bedeni kişiden kişiye farklılık gösterir, bu nedenle sorulan her sorunun cevabı herkes için aynı olmayabilir. Kaygılarınızı azaltmak için Central Hospital Eğitim Programlarından faydalanabilirsiniz.
-Gebe Eğitim Programı
-Baba Eğitim Programı
-Bebek Bakım Eğitim Programı